10 Haziran 2012 Pazar

Burada kötü biri varsa benim o !


"Kul kurar kader güler" derdin anne sen olsan yanımda.
Sana bir sır vereyim mi; kader bana son zamanlarda hiç gülmüyor.

Oğlun bok gibi bir adam olup çıkıverdi.
Yapmam dediği ne varsa yapar oldu, pislik nalet bir adam yarattı İstanbul.
Anne en büyük korkum ne biliyormusun, görsen halimi üzülürsün belki ama daha kötüsü korkum şu ki utanırsın.
Anne inan bana özümde hala iyiyim lütfen utanma benden.
Bilirsin sen, en iyi sen bilirsin hatta...
Nasıl büyüktür dünyam, okumayı gezmeyi insanları nasıl severim ben.Koca Mersin'e sığmazdım sana göre...
Anne Allah seni inandırsın Kuyubaşında bir evin bir odasında ki bir kanepe artık fazla geliyor bana.
Küçücük kaldım ufaldım enerjim bitti, ufkum perde arasından görebildiğim kadar.
Ne zamandır üzerimde iğrenç, balçık kıvamında bir ruh hali var.
Eskiler ölü toprağı diye eminim ki bu halet-i ruhiyeden dem vurmuşlardır.
Gel gör- ki üzerimde ki bu ölü toprağın atamıyorum anne.
7 yıl geçmiş; güneyin en dibinde dört bir yanı palmiye ağaçları ile çevrili kenti bırakıp, bu bana ait olmayan boktan memlekete gelişimin üzerinden.
Öyle lafın gelişi falanda değil, tas tamam kendisi dediğim. Burası bok gibi.
İnsanlar bok gibi, hava bok gibi tantunisi bok gibi, künefesi keza öyle...
Sen yoksun babam yok kardeşim yok...
Mahallem yok dostlarım yok...
Kasetlerim posterlerim kitaplarım yok...
Çıkıp binbir hayalle buraya gelip iki bar üç konser görüp hayatları değişen insanlardan olamadım ben.Beceremedim.
Bu sebeple havalı tatiller yerine her yaz koa koşa Mersin'e attım kendimi.
Anne bir kenti güzelleştiren denzi sahili ağaçlarıdır.
Ama bir kente aşık olman için ilk önce insanlarını sevmen lazım.
Anne ben buralı değilim. Buralılar gibi yapamıyorum bu sebeple de.
Biraz çok konuşsam herkes kafasını çeviriyor.
Herkesin zamanı kıymetli çünkü, haklılarda.
Ama ben bir başıma yıllarca hayaller kurarken tek yaptığım şey konuşmaktı.
Öyle havalı cafelerimiz varsa da Mersinde Lise de iken çok barlara gidilmezdi.Konser desen yılda bir.
Kahvelerde cafeler de otururlur çay içilir kağıt oynanır muhabbet edilirdi.
Muhabbet kesin edilirdi.
Modern zamanlarda kimse kimseyi dinlemekten zorunda değil biliyorum, ama işte biz Mersin'de konuşanı susana kadar dinlemeyi öğrenmişiz.


Anne gerçekten o kadar kötü ki herşey...
İçime attıkça ben içim bok gibi bir yer oldu.
Derdimi anlatamıyorum, sinirleniyorum batıyorum daha çok...
Bazı insanlar bazı şeyleri beceremez.
Aşk yaşayamaz kimisi kimisi dost olamaz kimisi bilmem ne
Çoğu şeyi başaramıyorum ben.
Kimse ile ilgili bir sorunum da yok aslında. İyi dostlarım var Sevgilim çok güzel ve akıllı.
Beni de seviyor anne.
Gözümün içine bakıyor. Naif de hem böyle dingin yormuyor beni...
Bende onu seviyorum.
Anne ben dostlarımı da seviyordum.
Kise kalmıyor etrafımda, etrafımda ki kimseye tahammülüm yok artık çünkü.
İnsanın akıl sağlığından şüphe etmesine sebep veriyor insanlar.
Olanı olduğundan farklı gösteriyorlar.
Anne bunlar gerçek konuşmuyorlar.
Terazileri şaşmış hakkaniyetiunutmuşlar.
Anne herkes kendini düşünüyor. Amenna.
Anne madem öyle sen niye hep beni düşünüyosun.

Anne sana iyi haberleri mde var ama.
Bezdirdiler oğlunu az kaldı dönücem evime.
İş bulurum kendime gider gelirim her gün. En fazla yarım saat süreryolum günde
Yemek de yaparsın sen hem.
Ben senin elinin ayarına alışmışım bir tek senin sofranda tam doyarım.
Biraz para yaparım kendime bir araba alırım 2 yıla.
Sonra kiraya çıkarım.
Anne inan bana hayatım Mezitli'ye sığacak kadar küçüldü.
Yaşarım denize yakın bir evde.
Bahçesinde palmiye ağacı olsun.
Çünkü ben erkek olamyacam. Adam olamıyacam. Karı gibi herşeye üzüleceğime takılırım kafama göre.
Anne ben istemediğim şeyler yapıyorum yaptırıyorlar daha doğrusu.

Anne okuyosan falan sakın yavrum ne oldu diye arama beni.
Ararsan da amann anne öyle yazı o ya yok bişeyim saçmalama süperim derim.
Bir üzmediği sen kal şu hayatta.
Öperim sen.
Sen de beni öper misin?