3 Mart 2011 Perşembe

Yeterince modern değimliyim ne yoksa ?

Bazen insan ne yaparsa yapsın hep eksik hisseder kendini, yetersiz.
Hele de benim gibi götünü oturduğu yerden kaldıracak gücü olmadan olduğu yerden sadece yazı yazıp hayatı boyunca gelemeyeceği yerlere gelmiş insanlar hakkında ahkam kesmek dışında bir vasfı olmayan biri iseniz hep eksik kalacaksınız da. Çünkü insanın; işi, gücü, parası, mevkisi olmadığı sürece aslında henüz tam bir adam olamamıştır.
Sevgilinizin de birincil görevi başkalarının küçük başarılarını özelliklerini fazlasıyla hatta iğreti boyutunda büyütüp sizin yaptığınız her boku küçük görmektir. Bur bir kadının olmazsa olmazıdır. Çünkü kadının boynu güç karşısında kıldan ince kılıçtan keskindir.
Babanızdan para isterken sesiniz çatallaşır, kendine güvensiz biri olur çıkarsınız. kendinize saygınızı ise çoktan bir çöp kutusunun içine boş bira şişeleri ile birlikte bırakmışsınızdır. Yani sizden bir bok olmazdır. sevgiliniz bile sürekli nasıl bir parazit olduğunuzu ima eden cümleler kurar. ha çok arkasında duramaz belki ama o bile onun nezaketidir. o bile ezer sizi. okulu bitirmek için ne kadar istekli olsanız da çabanız yoktur ve olmayacaktır. ilerde iyi bir şeyiniz olmayacaktır. iyi bir eviniz olmayacaktır. Mutlu bir aileden söz bile edilemez. Siz aslında ruhunuzu çatlatacak kadar zorlarsınız kendinizi ama bir bok yapmadığınızı söylerler. Böyleyim dersiniz sorunluyum işte. Tüm dünyadaki herkes kangrenim diye bağırmanızı ister. Ben lanet olası bir kangrenim.
Çünkü karşınızdaki kim olursa olsun yenildiğinizi duymak ister.

Erkek olmanın verdiği sorumluluk ise bambaşkadır. Sizin çekip çevirmeniz gereken bir hayat hep vardır. Kendi hayatınızdan önce sevgiliniz karınız çocuğunuz aileniz. İçten içe kendinizi değiştirip olmanız gereken adam olmadığınız müddetçe adam bile olamadığınızı düşünür insanlar. Oysa siz seversiniz kırılırsınız yaşarsınız. Bu bile başlı başına bir eylem bir mücadeledir ama dedim ya ne önemi vardır. Allah sizi afetsindir ki affetmez, bilirsiniz her şeyi yapmak istersiniz ama o kadar güçsüz ve vasıfsızsınızdır ki hiçbir şey yapamazsınız. Hayatla sevgilinizle ailenizle aranızda olan o muhteşem görkemli duvarların gölgesinden bir saniye bile kurtulamazsınız.
Sevişerek kimse dünyayı kurtarmadı, keza yazarak ta öyle. Bilin siz de yapamayacaksınız. Ama bir İtalyan takım elbise nasıl da önemli kılar sizi. Bilseniz şaşarsınız.
Sırf siz varsınız diye mutsuz olan insanlar görürsünüz ki tek gayeniz mutlu etmektir. Mutlu olmaktan başka mutlu etmek için çabalarsınız ama nerde.
Siz, ben, bizim gibiler insanların mutsuzluk kaynağıyızdır. Oysa…

Her şey bambaşka olabilirdi kabul. Potansiyelimiz aslında vardı ve kullanmadık, biz yani boş vermişler aslında birer hataydık. ölümcül yanlışlardık... oysa biz boş vermekten çok gereğinden fazla önem verenlerdik. Aslında duruyor olmamız en güçlü koşumuzdu, en sert yumruğumuzdu. İnsanın beyninin sağ lobu vücudun sol tarafını sol lobu da sağ tarafını yönetir dedi geçenler de Allah. Ben oradaydım. Hem de beynin sağ tarafı hayalgücünü sol tarafı mantığı simgelermiş. Hala oradaydım. Gayet duygusal olarak salladığımı sandığım yumruklarım meğerse birer rasyonel gerçeklermiş. Ne alakası var dediğinizi duyar gibiyim inanın hiçbir alakası yok.

1921 de ölen muvazzaf subayı Mustafa Hamdi nin ki yaşı henüz otuz üçtü, aslında bir çocuk tacizcisi olduğu ve Küba da hala yaşamakta olan 92 yaşındaki el Pablo Santia nın aslında bir silah kaçakçısından çok çorap fetişisti olduğu kimin ne işine yarar ki.

Borges olsa da okusak sevgilim.





Dönelim konumuza, insanoğlunun üstüne yüklenen bu başarı denen sorumluluğun nasılda ademi çirkinleştirdiğine. Adınız ne olursa olsun hepiniz ademsiniz, hepimiz havayız.
Mukaddes parçacıklarız ve şüphesiz ki sırf bundan sebebiyet saygıyı hak ediyoruz. Ama işte 21. yüzyıl a giren insanoğlu maddi duygulara öyle bir yenildi ki, Allahın insan diye etiketlediği bizleri tekrardan paketleyip hediyelik eşyalar gibi vitrinlere koydu. Doktor mühendis avukat… aslında olması gereken den farklı oldu herkes aslında varılması gerekenden uzak yerlere düştük her birimiz. Korkularımızın ve kuşkularımızın öyle bir esiri olduk ki sevişmek için ekstra ilaçlara ihtiyaç duyar olduk. O bile çünkü fazlaydı, yapılması gereken başka şeyler vardı.
Sevişmek için ne zamanımız ne haklı bir gerekçemiz ne de bir umudumuz vardı.

Sofistike bir hobiniz yoksa bir boka yaramazsınız mesela. Kayak yapmayan, fotoğraf çekmeyen hiç olmadı gitar çalmayan adam mı olur milenyumda. Aramızda kalsın ama sevgilim benim tam da milenyum çocuğu olduğumu söylüyor oysa sakalımla hissiyatımla o kadar bu zamanlara ait değilim ki, of ki ne of.
Ben her ne kadar iki binli yıllarda yaşamaktan müthiş bir mutlulukta duysam sanki çok da bana uygun zamanlarmış gibi gelmiyor bazen. Bir gece klübünde birkaç kızla kafam göt gibi  iken eğlenmek çok mutlu etse de beni sevdiğim birkaç kişi ile bir evde- yanımda sevgilm olmazsa olmaz tabi- muhabbet edip gece sevgilimin kasıklarına kafamı gömüp uyumak daha mutlu ediyor.
Yeterince modern değimliyim ne yoksa ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder