Seni tanımıyorum ama fotoğraflarına baktım ağabeylerinin kardeşlerinin
yazdıklarını okudum. Aynı şekilde büyümüşüz, muhtemelen aynı şarkıları dinleyip
aynı şairlerin şiirlerini ezberleyip aynı kitapları okumuşuz…. Biz farklı yataklarda farklı şehirlerde
uyumuşuz ama aynı düşü görmüşüz, aynı hayale inanmışız. Ethem, kardeşim,
yürekli yiğit yoldaşım ne hazin ki sen benden daha çok inanmış ve sahip
çıkmışsın gördüğümüz rüyaya… Bana kendimi kötü hissettiriyorsun Ethem. “Cesaret
bulaşıcıdır korku geçici” der gibi bir bakışın var ya banka çömelmiş dururken…
O bakışın bir kurşun olup deliyor içimi. Kurşun dedim Ethem, sakın senin canına
değen şey ile aynı düşünme. Sana değen bir kahpenin çaresizliğiydi. Kurşun
değil o. Sen inanmışsın bir rüyaya o yüzden uyanmak istememişsin. Bu ölmek
değil kimse inandıramaz beni öldüğüne. Sen öyle sevmişsin ki düşlerini sadece
uyanmak istemiyorsun. Hepsi bu. Ölmek çirkin, yaşamayı bu kadar seven insan
ölür mü hiç?
Ethem kardeşim, seni kötü göstermeye çalışanlar var hep de olacaklar. Biz
bu toprakların zulüm görmüş çocukları… Anadolu halkları… Alevisi, Kürdü,
Ermenisi, Süryanisi daha nicesi… Ethem güzel çocuk. Sana bana kötü diyecekler.
Ali’ye kötü Ahmet’e bölücü, diğerine terörist, berikine marjinal… Çapulcu
kelimesini bilerek kullanmadım çünkü o kelime bizi itibarsızlaştırmak
hayalimizi sulandırmak için seçilmiş bir şey. Ağzımıza pelesenk olsun
istemedim. Devrimcisin sen. Biz devrimciyiz. Hiç bitmemiş bir ateşin külleri
şimdi Anadolu’da, her rüzgarda dört bir yana dağılıyor. Aynı yaşamışız dediysem
tamamen aynı değil ama. Sen işçi adamsın yoksulluk görmüşsün belli. Biz senden
iyi büyümüş çocuklarız. Ama bu bizi farklı yapmıyor. Biz aynı düşe inanmışız
dedim ya… Senle çay içtiğimizi düşündüm Ethem, dünya ile ilgili konuştuğumuzu,
bir sigara yaktığımızı, demli bir çay…Kadınlar ile ilgili konuşurduk biraz.
Bırak Ethem aslan gibi adamsın, bir kız babası olsam senin gibi bir damadım
olsun isterdim. Bunu merak ediyorum Ethem gönlünün düştüğü kimse varmıydı?
Ethem biz aynı yaştayız madem senin o koca gövden neden benden yüzyıl daha
yaşlı duruyor. Sus Ethem cevap verme ben biliyorum. İşte o “neden” her ne ise
bir daha hiçbir çocuğun erkenden yaşlanmasına sebep olmasın diye sokaklardayız
biz.O neden her ne ise bitsin diye… Yüzsüzce, gözümüzün içine baka baka yalan
söyleyen iktidar gitsin diye… Biz bu ülkeyi bölmek istemiyoruz, biz birleşmek
istiyoruz… Aşk istiyoruz biz, bu coğrafyada barış özgürlük istiyoruz… Ne
istiyorsak Ethem biliyoruz ki sen bizden çok istiyorsun. Direniyoruz ve en çok da senin bu günleri görememene
üzülüyorum. Ben hiç inanmadım ölen insanların bizi gördüğüne ölen ölmüş biten
bitmiştir.Biz bu dünyanın evlatlarıyız sonrası için bir fikrim olmadı hiç. Ama
inanmak istiyorum Ethem bizi bir yerlerden izlediğine inanmak. Ankara’yı,Gazi’yi,Gezi’yi,Tuzluçayır’ı,aslan
gibi anneni kardeşlerini,Ali İsmail’i, Medeni’yi, Berkin’i , Ahmet’i, Mehmet’i…
Ethem vazgeçtim görme hiçbir şeyi. Cenazene bile müdahele eden bu
faşistleri görme. Hala aynı terane, yok bölücülerdi yok polise taş attılar yok dış
güçler kullandı bunları falan filan… Duyma bunları kardeşim. Anan anamız abin
abimiz kardeşin kardeşimiz… İçin rahat olsun.
Ethem senin kadar cesur olamadım diye kızma bana. Sen bize bir bakış
bıraktın, bir duruş… Sen bize bir akıl bıraktın bir cesaret… Ethem biz de çocuklarımıza
güzel bir dünya bırakacaz. İnancımız tam artık. Kazova’da olanları gördükçe,Tuzluçayırı
bildikçe inancımız artıyor.
Ethem bilirsin o türküyü eminim.Başına bir hal gelirse canım, dağlara gel
dağlara… Ethem’im kardeşim bir gün senle çıkalım dağlara. Ahmet Kaya’dan bir
şarkı söyle sen, başkası da olur sen ne seviyorsan o olsun. Farketmez. Biz çay
içerdik senle bir de sigara yanında. Konuşur türküler söyler sigaralar
döndürürdük. Ethem boğazımda düğüm düğüm bir sızı var.
Kalkamazmısın ayağa?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder