10 Şubat 2014 Pazartesi

Ben aksarsam sepet düşer, kırılır içindeki tüm yumurtalar...


Herşey aslında başladığı noktadan ibaretmiş.
Gerçek bir zihin bulanıklığı gibi.
Gerçeğe ulaşmak için bunca çaba... Hakikat peşinde düşdüğümüz pejmurde durum...
Balçık gibi bir çirkinlik.
Sana dikilen kıyafeti sevmediğin zaman naparsın. Giymek korkak adam işi...
27 yaşını bitiricez şurda çok kalmadı ve bu güne dek nedense hep korkak adam oldum.
Cesaret genlerimde yok herhalde, başka türlü açıklayamıyorum.
Hep buna inandım.
Dünyayı değiştirecek inancı olupda kendi hayatını güzelleştiremeyen bir korkak...
O sebeple hikayemde yüklem az. Hep bir üç nokta...
Sonu yok çünkü.
Her erkeğin hayatında büyüdüğü durumlar vardır.Yaştan bağımsızdır erkek için büyümek.
Kimisi 4 yaşında kendisine masal anlatması gereken babasının yüzüne bastığı yastıkla büyür.
Babasının bacağında gezinen elleri ile...
Bazısı Kırk yedisinde annesi ölünce...
20'li yaşlarında askerde erkek olur kimisi...
Ben hep erken büyüdüm sanardım kendimi.
Kendi hayatına dışardan bakamayan her adam gibi kendimi fazla sanardım.
Annem ile babam olmadan geçen çocukluk büyüttü bizi diye ahkam kestiklerimden bir bir utanıyorum şimdi.
Kendi hayatımla ilgili bir tasarrufu olmayacak kadar çocukmuşum aslında.
Arkadaşlarımın, sevgililerimin veya herhangi birisinin...
Herhangi birisinin benim için tanımladığı ve dayattığı durumu hiç sorgulamamışım.
Kötü demişse kötü olmuş af dilemişim.
Terbiyesiz dendiğinde öyle değilim dememiş utanmışım terbiyesizliğimden.
İnşa edilen tüm ilişkilerin harcı ben olmalıymışım gibi hissetmişim. Görevim bu sanki.
Bir ilişkinin yürümesi için kabul etmek gerekir gibi bir saplantılı fikir beynimde kalbimde yer etmiş.
Eskiden hayatımda çok önemli olup şimdi olmayan kim varsa;erkek kız sevgili arkadaş akraba...
Ne zaman ki ben yorulmuşum ve bitmişler.
Denge hep benim omuzlarımda olmuş.
Ben aksarsam sepet düşer, kırılır içindeki tüm yumurtalar...

Bir hafta önceydi. Ben hikayenin geri kalanında olay anından dün diye bahsedeceğim ama. Şaşırma.
Geçmişi dünden fazla sanan insanlar kinci olur çünkü.
Detay öfkeyi cilalar.
Dün geceydi. Saat gece üç olsa gerekti...
Bir kız arkadaşım vardı. Güzel miydi?
Buna ben cevap veremem. Aşık adam taraf tutar çünkü.
Mor koltğun ortasında bembeyaz duruyordu.
Sümbül yaprağına düşen sepken gibi kayıp gidecek bir güzelliği andırıyordu.
Bilirdim çünkü böyle şeyler uzun sürmezdi.
Suratında bir şey vardı, bir ifade.
Ne desem sorun olacaktı, belliydi. Böyle zamanarda susulmasını bilip de susamayan kim varsa şu anda bundan sonrasını okumasın.
Size bildiğiniz şeyi anlatmak istemem.

-Neyin var.
Cümlenin sonuna soru işareti koymak yerine kahvemden bir yudum aldım. Sıcak bir şeye ihtiyacım vardı.
Bir şey yememiştim.Midem bulanıyordu.
-...
Konuşmak yerine sigarasından bir duman daha alıp tırnaklarını törpülemeye devam etti. O kadar sinirli törpülüyordu ki tırnaklarını...
Mor koltuğa dağılan tırnak tozları yüzünden tüm oda bir dişçi muayenehanesi gibi kokuyordu.
-neden böyle yapıyorsun?
Bu sefer soru işareti koymuştum. Çünkü gerçekten anlamıyordum.
-Bitsin mi?
Sonuna soru işareti koymamıştı ama.
Kadınlar böyle durumlarda soru sormaz haber verirler.
-Ney bitsin.
Umudum kalmamıştı. Konuşmaya başladı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder