2 Temmuz 2014 Çarşamba

A.

“Yapacak bir şey yoktu. Aylardan Temmuz’du ve hepsi buydu. Terden sırılsıklam olmuş yatağımda inatla battaniyeye sarılmış öylece duruyordum. Bakışlarım bir matkap gibi tepemdeki duvarı aşındırıyordu. Kesin bir bakıştı bu, gözlerim iki mutlak matkap ucuydu. Dişlerimin arasından sızan ılık bir sıvı ağzımın içini dolduruyordu. Hafif yana doğru döndüm. Cenin pozisyonunda küçüldüm yatağın içinde. Hayatı hiç anlayamayan ben, aklında bin bir sorusu olan ama bir tane bile cevap bulamayan ben… Cenin gibi duruyordum. Yatağın ortasında bir soru işareti gibi bekliyordum.
Birisi beni cevaplasın istiyordum.
Sağ yanımda ki komidinin üstünde duran yeşil kaplı kitabın üzerinde bir parça toz vardı. Beyaz… Kristalize bir madde… İçine serpiştirilen cam kırıkları ile daha cafcaflı bir hale getirilmiş bir parça kokain… Hemen yanında bir kaç dağınık banka kartı… Bir miktar ot, sarılı bir cigaralık… Bunca ıvır zıvırın ortasında duran beyaz küçük bir gece lambası… Ikea kanalı ile yatak odamıza giren İsveç emperyalizminin bu aşağılık lambasına sıçayım diye geçirdim içimden. Ağzımın içini dolduran ılık sıvı dilimden boğazıma akmaya başladı. Tadını alıyordum. Bir avuç zambak çiğniyor gibi hissettim. Beyaz üstünde mavi yuvarlaklar olan yastğıma ağzımı dolduran sıvıdan bir damla düşüverdi. Kırmızı kocaman bir damla bembeyaz yastık kılıfını kırmızıya boyamıştı. Ağzımın içi sızlıyordu. Yutkunamıyordum. Boğazıma kadar kan dolmuştum.
Yataktan kalkmaya, doğrulmaya çalışıyordum. Eklem yerlerimde 150 kiloluk çingene kadınları oturuyordu sanki. Santim hareket edemiyordum. Ağlamamak için ıssırdıkça dudaklarımı yastık daha kırmızı oluyordu. Avuç avuç zambak çiğniyordum. Gözlerime giden damarların hepsi kan yerine gözyaşı taşıyorlardı sanki. Ağlamamak için sıktıkça kendimi daha bir terliyordum. Vücudumda yapışkan kötü kokulu balçık gibi bir katman vardı. Üç gündür duş almıyor daha kötüsü beş gündür balkona bile çıkmıyordum.
Ruh halim dağınıktı. Herkes ölmüş bir ben kalmıştım sanki. Telefonuma gitti elim. Sesli mesajlarımı dinlemek için gerekli numarayı ekrana yazıp doğruldum yataktan. Dün geceden kalmış bol otlu sigaramdan bir iki duman çektim içime. Gözlerimdeki çapakların halıya pul pul döküldüğü dakikalardı. Odayı dolduran kıyafetler sebebi ile yürümek kimisi için zor olabilirdi. Benim içinde öyleydi düne kadar. Yerde duran ve en sevdiğim olan beyaz ceketimin üzerine basıp tuvalete gittiğim andan beri hiç bir önemi yoktu ama. Metanın büyüsünden kurtulmuş özgürleşmiştim. Kalkıp mutfağa yol aldım. Kendime bir kahve koydum. Eskiden “yumiyum “diye bir şekerleme vardı, hatırlarmısınız bilmem. Yumiyum boyutlarında bir çizgi kokaini burnumun içinden beynime doğru çektiğim sırada, kül tablasında yanmakta olan bir adet winston soft bir de dibi kalmış bol otlu sigaram duruyorlardı. Telefonun ekranında duran numarayı ara tuşuna basarak şereflendirdim. Sesli mesajlarımı dinleyecektim. Sıradakini bekliyordum. Bip sesinden sonraydı.
“Bilmem açmıyor…”
Bu kadar. Sadece bu sesi duyuyordum. Bilmem açmıyor diyen bir ses ahizeden kulaklarıma sızıyordu. Kokain burnumdan beynime, sesi kulağımdan kalbime, sigara ağzımdan ciğerlerime doluyordu. Ağlamamak için direnmekten yorulmuştum. Mutfak lavabosuna kıpkırmızı tükürdüm. Balkona çıkıp ağladım. Aylardan Temmuz’du, ben terk edilmiştim. Nasıl ağlamayaydım.
Defalarca dinledim sesli mesajı. Kokain bitti sigaram azaldı ikinci bardak kahvemden de toplasan iki yudum kaldı. Belki yirminci kez dinliyordum. Açmıyor kelimesinin ikinci hecesinde ki vurgusunu ve sesin sonunda ki arkadan gelen korna sesini… Herşeyi ezberlemiştim. Dinledikçe acım azalmıyor özlemim artıyordu sadece.

Bil deyişinden belliydi, omuzlarını açıkta bırakan tek parça bir elbise giymişti.
Mem deyişinden belliydi, çikolatalı kurabiyeye benzer ayaklarını kahve tonlarında bir ayakkabı ile kapatmıştı.
Aç dediği anda saçlarını omuzundan gerisin geri atıyordu.
Mı dediğinde kocaman dişlerini göstere göstere gülüyordu. Kim bilir baharı müjdeliyordu.
Yor dediğinde…
Siktiğimin korna sesi çıkmıyor aklımdan.

Sizin sevgilinize hiç araba çarptı mı? 
Benimkine bir kez çarptı ve sevgilim ilkinde ölüverdi.
Bazı sevgililer çabuk ölüyor Allah'ım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder