14 Mayıs 2011 Cumartesi

nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça....

nasılda çaresiz bakıyor gözlerin
oysa ki
tarihte çok fazla insan düşmüştü kuyulara
neden bu vazgeçmişlik
sor yusufa anlatsın sana
ve her şiir adınla başlar
Ana behibek ve bismillah.

saçlarını kısacık kestirelim
sonra bir martıya taş atarız
saçın kısacık olsun
yada dizlerime kadar uzun farketmez
biz martılara her halükarda taş atarız
dökülsekte birbirimize
önümüze ne çıkarsa içimize katarız

nasıl peki oralar biraz anlat bana
nasıl kayıyor yıldızlar
nasıl yağmur yağıyor
deli mi?
zor oluyor mu bir koltuk değneği ile
bir hayatı ayakta tutmak.Zor olur
değil mi?
bırak tutma
düşsende beraber düşeriz
bileklerimizi keselim istersen beraber
ölmezsek birbirimize küseriz

bir trenden bahsediliyor
siyah pelerinli bir makinisti varmış
vapurlar iki kişilikmiş hem
düşünsene ne romantik
yıldızlar iki kişilikmiş
keza ay ışığı
ama ölümü kolay sanman nasıl tutuşturuyor barutu
neyse ki şiddete hali hazırda alışığım

seni seviyorum dediğim ilk günü hatırlıyormusun
o gün ilk şiirimi düşürdüm ben işte
biraz daha bekleseydi oysa ki
acele etmeseydi
köpek az havlasaydı
kadıköy daha soğuk olsaydı, sen daha çirkin
daha güzel olamazdın zaten
kadıköy bile
konu sensen hep çok çirkin
belki de benimle ölürmüsün derdim
ilk şiirimi sana düşürmüştüm o gün
aklımı sana düşürmüştüm.
seni gördüğüm ilk anı hatırlıyormusun
sevgilim
bilemezdim nasıl bir derde düşmüştüm.


yarını dünden çok seviyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder