19 Şubat 2011 Cumartesi

Ne dersin hayatının sonuna kadar yatağa üç kişi gire bilir misin?

Göğsünün içinde koşuşturup duran evcilleşmemiş hayvanların boynuna bir bir kement atmak lazım gelir bazen. İnsanoğlunun o ham serseriliği, o işlenmemiş öfkesi nasıl da güçlü bir tokattır yüzlerimizde patlayan. Ben öğrendiklerimi unutmaya çabalıyorum yirmi dört yıldır siktiğimin her günü. Ne zaman unutuyorum bir şeyleri, hafif bir şekilde aralıyorum işte o an mutluluğun kapısını. Ama ne vakit aklıma zuhur eder eski bir hikaye, nasıl çirkinleşirim anlatamam.
İnsanın aslında her şeyi yapabilecek güce sahip olup da hiçbir şeyi değiştiremeyecek kadar kudretsiz olduğunu bilmesi…
İşte budur ne vakit allah ile ilgili bir şey yazacak olsam küçük harfle başlamamın sebebi. Bilir misin o duyguyu, hani çok fazla şey yapmak isteyip de kocaman bir hiçin altında ezilmek duygusu. O hep durur bir yerlerde.
Yer sofrasına oturmuş yedi yaşındaki Zilan gibi durur hemde.
Rasyoneldir sabitliği, ama hissettirdikleri can yakar.
Her şey kötü gitmeye görsün, unutma en büyük savaşlar bile bir el silah sesi ile başlar.
Çünkü ucu bucağı yoktur boşluğun bir kere düşmeye başladın mı tek yapabileceğin o çakılma anını beklemektir.
Gümmm. Hatırladın mı bilim adamları big bang derler buna.

Kör kuyulardır sonu olmayan bilirim, sor Yusuf’a anlatsın sana. Korkunç bir sabır gerektirir ölümü beklemek.
Göz kapaklarına nakış gibi işlemek isterim dünyayı. Benim için dünya altı milyar insanın yaşadığı kocaman bir toprak parçasından fazlasıdır çünkü. Gözlerinin değdiği yerlerle sınırlıdır aklımın alıp alabileceği en büyük harita. Belki küçüktür gerçeğinin yanında ama alev gibi yanar.
 Nasıl da güzelsin öyle sen? 
Terleyen avuç içlerini öpmenin verdiği huzuru anlaman için annemin memelerine yumulmalıydın ilk doğduğun anda. 
Öyle güzelsin işte.

Mutlu olmak için kime ihtiyaç duyuyorsan ilk olarak onu siktir et hayatından. Çünkü asıl onun varlığı seni mutsuz yapan. 
Eroini bırakmadan asla yeni bir hayat başlayamazsın unutma.
Senin tüm çabaların aslında boşa çırpınıştan ibarettir. Hem kalbinde sıkışır olur olmaz anlarda.  Sol tarafın komple felaket. Eski bir hikayesini anlatır, nasıl yanar canın. Ama aslında daha çok acıtan canını sen varken hatırlamasıdır eski hikayesini. Unutmamasıdır. Hala o hikayenin bir yerinde olmasıdır. Hikayenin diğer kahramanını özlüyor olmasıdır. Özlemini gidermek için hatta hala konuşuyor olmasıdır.
Keşke bunların hiç biri olmasındır.
Ama olmuştur ve olacaktır. Olmayacaktır diyen yalan söyler. Sen hep bir ikinci olacaksındır. Sana bakarken bazen aklına onun gözleri düşecektir. Telefonların açılmayacaktır. An gelecek senden nefret edecektir. Bir hareketinden dolayı kesin yargılara varacaktır. Hayır diyeceksindir yok diyeceksindir ne fayda. Çünkü sen değilsindir aslında cezalandırılan. Sen o hareketinle birini hatırlatmışsındır.
Kötü ayrıldığı aşkına benzetmiştir seni kızar.
Hala özel olan aşkı gelmiştir aklına ya da. O yapmazdır senin yaptığını yine kızar.
Sen düşünürsün bu kadar büyütülecek bir şey değildir bu diye ama aslında öyledir ona göre ve bu büyütülen konudaki en küçük şey sensindir.
Ve "O" her zaman ona iyi gelen senin açtığın yaraları da saracaktır. 
Sen gelip geçicisindir "O" ise hep vardır.
Ne dersin hayatının sonuna kadar yatağa üç kişi gire bilir misin?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder