13 Haziran 2011 Pazartesi

sanırsın gazetede köşem var: yazının adına gel hele : 2011 SEÇİM SONUÇLARI ANALİZİ

Bir seçim daha bitti. Yine toplumun farklı kanaat kesimlerinde farklı fikirler dillendirilmeye başlandı bile. Bu ülke bunu hakediyordan, cahil insanlardan başka ne beklersin zatenlere kadar… İstikrar için en iyisi oldu diyenlerden, bu güne kadar ki en iyi devlet liderine sahip olduğunu düşünüp keyiften dört köşe olanlara kadar…
Fakat bakınca sonuçlara; aslında kör göze sokulan parmak gibi bazı kesin gerçekler olduğunu da yadsıyamayız. AK Parti’nin  aldığı bu oy şunu bize gösteriyor ki; halkımız ileriyi görebileceği ve istikrarından kuşku duymayacağı partileri iktidara taşıyor. İdeolojik eksenli tartışmalardan çok ekmeğine, ülkesinin vizyonuna bakıyor. Bir tarafta 2023’leri hedef koymuş yani uzun soluklu düşündüğü mesajını gözümüze sokan bir lider varken diğer tarafta proje bazlı olmayan sadece kendi ideolojik yapılarının savunuculuğunu yapan liderleri görüyoruz. Çılgın mılgın fark etmez; proje lazım bu millete. Heyecanlandıracak, acaba dedirtecek projeler. Bizim de Avrupa’nın önde gelen ülkeleri ve hatta Amerika kadar gelişmiş bir ülke olacağımızı bize hayal ettirecek  projeler. Kendi otomobillerimiz kendi uçaklarımız kanal İstanbullar… Ortalama seçmenin algısını değiştirebilecek kuvvette ve o şiddette projelerden bahsetmek yerine sadece eleştirel ve biz gelince bunlar değişecek demek ama yerine tam olarak ne konacağını anlatamamak en büyük sorun olsa gerek. Akp’ye oy vermedim. Vermem de; orası çok ayrı. Hatta oy kullanmadım bile zaten. Ama kullansa idim şayet Mersin’ e gidip Ertuğrul Kürkçü’ye atardım. Burası işin bambaşka bir boyutu. Ama bir de ortada AKP'nin çok başarılı bir seçim kampanyası yürüttüğü gerçeği var. Ben hiçbir zaman Tayyip Bey'in şahane bir hatip müthiş bir lider olduğunu düşünmedim. Çok iyi bir marketing ürünü mü derseniz amenna. İyi bir ekip iyi danışmanlar ve elindeki güç ile birlikte kendine olmak istediği adamın karizmasını zorla giydirdi. Zaten yanında danışmanları olmadığında ayak üstü hazırlıksız yakalandığında nasıl potlar kırdığını hepimiz biliyoruz. Bundan dolayı da akıllıca hareket ederek kendini savunmasız yakalamalarına hiç izin vermiyor. Ne televizyonlarda başka parti liderleri ile tartışmalara giriyor, ne de öyle her önüne gelen gazetecinin sorularını yanıtlıyor. Gazetecisinden sorulan sorusuna kadar her şey onun istediği ölçüde ona soruluyor. Fakat kendisine uygun gördüğü rol aslında halkın nasıl iyi analiz edildiğini gözler önüne seriyor.  Nasıl da halkın tüm ihtiyaçlarına cevap olacak bir lider profili düşünsenize. Osmanlı’dan kalan düşün bayrak taşıyıcılığını yapıyor aslında bir nebze. Kendi ülke sınırlarımız dışında da dünyanın geri kalanında söz sahibi bir Türkiye ve ataları gibi sözü dinlenen bir Anadolu çocuğu. Biraz fatih biraz yavuz biraz kanuni işte. Adı batasıcalar. Ve bu; zamanında dünyanın üç kıtasında at koşturup kılıç salladıktan  sonra ufacık bir coğrafyaya tıkılan biz Türklerin ezikliğini üstünden atması için en etkili yöntemmiş. Gördük. Ak Parti bu bağlamda en doğru stratejik adımları atarak, halkın en ihtiyacı olduğu şeyi onlara vaad ederek ezici bir zafer kazandı.
Türk halkına özgüven aşılamanın yanında bir de halkta öyle bir algı yarattı ki, bu sonuçta fazlasıyla etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Sivilleşen ve özgürleşen bir Türkiye. Yazdığı kitaplar yüzünden içeri atılan, internet yasaklarının şiddetini her geçen gün kat be kat arttıran ve hatta sosyal hayata ufakda olsa yavaş yavaş kısıtlamalar getiren bir iktidardan bahsediyorsun saçmalama dediğinizi biliyorum. ama aslında sizin atladığınız nokta şu. Seçimlerin kaderini gerçeklerden çok algılar belirler. Önemli olan her gün internete girmeyen, sosyal medya nimetlerinden yararlanmayan halkın büyük bir kısmının hayatının kolaylaşıp kolaylaşmadığıdır. Sağlık konusundaki çalışmalar, öğrencilere verilen bedava kitaplar, kalkan vizeler, değişeceği düşünülen anayasa… ortada bu gerçekler dururken kimse ya biz şeriata mı gidiyoruz ya da aslında cari açığımız da artıyor demez.Bunları düşünüp ona göre oy veren yok mudur; illa ki vardır. Bilinçli seçmen diye nitelendimeyi uygun gördüğüm bu kısım seçmen inanıyorum ki yüzde onları geçmemektedir. Hem kişisel fikrimi sorarsanız nasıl ki ak partinin korku yoluyla insanları dizginlemeye çalıştığını görüyor ve eleştiriyorsak karşı ideoloji de aynı yanlışa düşüyor görmeliyiz. Yok şeriat geliyomuş, yok İslam olacakmış… bırakın bu saçmalıkları. Hemen İran’ı örnek verirsinizi bilirim sizi. Ama ülkelerin tarihleri sosyal yapıları iç dinamikleri göz önüne alındığında öyle bir şeriat ülkesi olacağımızı düşünmek hiç de rasyonel değildir. Türkiye şeriat ülkesi falan olmaz ki zaten Akp ye oy verenlerin içinde bunu isteyenlerin oranı da eminim ki yüzde onu bile geçmemektedir. Çünkü Akp aslında denilenin aksine bana göre çok da fazla dini imajı ile oy toplamadı bu seçimde. Hatta belki biraz daha etkili bir silah olarak kullanabilseydi oyunu dört beş puan arttırabilirdi. Davranış itibari ile AK Parti seçmenine umut veren güzel günler vaad eden ve çoğu zaman olaylara sosyal devlet refleksi veren bir parti gibi davrandı.

Diğer partilere gelecek olursak eğer ben sadece BDP’nin bağımsız adayları ve Chp hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Çünkü ben hala MHP diye bir partinin niye olduğunu anlayamazken alınan oy oranını aklımın içindeki hiçbir gerekçe ile açıklayamıyorum. Benim lugatımda izahı dahi yoktur. Neye hizmet ettiğini anlamadığım, dünya siyasetinin neresinde durduğu hakkında en ufak bir fikrimin olmadığı bir partidir. Püskevüt yok ossaltı esnik unsur falan tamam eğlenceli ama ne bir proje ne bir umut ne bir heyecan var bu partide. İşin ideolojik kısmına gelmek bile istemiyorum. Sadece şundan eminim devlet bahçeli o ses tonu ile Alparslan türkeşten sonra mhp başkanı olmayı en çok hak eden siyasetçidir. Kasetmiş yok şantajmış bunlar hiç önemli değil. asıl sorun bu dünya görüşüne sahip insanların dünya için gerçek birer tehlike olarak düşünüyorum ben. nükller santralden zararlımıdır Olga deseniz bilemem onu. Ama korkum odur ki yaşı küçük olsa ve 23 nisanda bir günlüğüne başbakan olsa ilk iş apo yu asar. sonra eminim gönül rahatlığı ile yaşar gözü açık gitmez. BDP bile bu kadar kürt halkı üzerinden oy toplama gayretinde değil, gerçekten anlam veremiyorum.

BDP ye gelince ben her seçimde birer ikişer de olsa milletvekili sayılarını arttırmalarını ve gerçekten çok iyi insanları meclise sokmalarını müthiş bir heyecan ve umut ile takip ediyorum. İki buçuk milyona yakın oy toplayan bu kesimin bir o kadar da ona çeşitli sebeplerden dolayı oy atmayan ama sempati besleyen sempatizanı olduğunu düşünüyorum. Yaklaşık beş milyon potansiyele sahip bir ideolojinin de hala üvey evlat muamelesi görmesine de akıl sır erdiremiyorum. Sonuna kadar demokratik haklarıyla alınlarının teri ile varlardır ve her daim olacaklardır da. Hatta parti geçmişlerine baktığımız da milli görüşçülerle paralel bir kaderleri olduğunu da hemencecik fark ederiz.devlet ve bilhassa tsk ve militarist eksenli Kemalist kesim tarafından her zaman bir tehdit olarak görülmüşlerdir. Barajlarla milletvekili yasakları ile hep önleri engellenmeye çalışılmıştır. Ama bu gün şunu gördük ki nasıl taşan ırmakalrın önünde insan eli ile yapılmış barajlar an gelir çaresiz kalır, eğer bir halk ve bir ideoloji istediği şeyler için iyi örgütlenir ve kendi halkına da kendini doğru anlatırsa baraj falan hikaye olurmuş. Bir kez daha hemde eskisinden daha güçlü bir şekilde kürt realitesini ( ki kürt sorunu demek istemiyorum) gözümüze sokmuşlardır.

CHP ise Kemal Kılıçdaroğlu ile bir kimlik değiştirme işine girmiş ise de işleri her zaman olduğu gibi yine zordur. CHP değişik bir partidir. Komplekslidir bir kere geçmişi ile övünmekten başka bir şeyi yoktur. 2000 lerde uefa kupasını kazanan Galatasaray gibidir. Ondan sonra hep başarısız ama her seferin de de yeniden başarı ümidini fatih terime bağlamış bir galatasaray gibi. atatürkün kurduğu parti olmakla övünmekten elinde çok fazla bir şeyi kalmayan bir parti. Ondan sonraki dönemlerde o tek partili dönemden kalma bir sorun olan parti içi demokrasiyi tamamlayamamış, statükocu ve üç beş kişinin gözünün içine bakan bir partidir CHP. Her şeyden rahatsız olan çizgilerini yenilemekten bir o kadar aciz ve bundan bir o kadar korkan bir partidir. Değişimleri sevmezler. 20 yıl tek bir genel sekreterin elinde oyuncak olabilecek kadar iç dinamikleri sindirilmiş, örgütlenme ve yayılma sorunu yaşayan bir partidir. Gandi mandi bilmem ben ama ortada bir Ecevitin Karaoğlan dönemlerindeki halkçı söylemine yaklaşan kemal kılıçdaroğlu var. Ve bu chp için aslında olması gereken ve hatta geç kalınmış bir şeydir. Umarım bu  değişimi tamamlayıp başka modern halkçı ve en önemlisi halka marjinal gelmeyen soysa demokrat bir paritiye dönüşebilirler. Yarından itibaren kulislerde kurultay lafları dolaşmaya başlanmaz umarım. Deniz baykal’a güven olmaz ne de olsa. Bundan öte kişisel olarak kılıçdarolu gibi kürt ve alevi kökenli birisinin chp nn başına geçmesi bile bence iyiyie işarettir.üzerindeki baskıdan; chp nin iç baskısından dolayı kendisinin bu konulara yeterince eğilemediğini düşünüyorum. Ve Kılıçdaroğlundan şahsi olarak, Alevilerin Ermenilerün Kürtlerin Eşçinsellerin Kadınların… ne kadar azınlık ve sosyal hayatta hor görülen kesim varsa hepsinin sorunlarını anlayan ve çözüm ireten bir anlayış bekliyorum. Olması gereken gibi. bu devletin en büyük sol partisi sen isen bunu yapacaksın. Türban özgürlüğünden korkmaycaksın, anadilden çekinmeyeceksin. Bırakıcaksın şu orta yolcu sosyal demkrat tanımını. Halkını tanıyıp halkını kucaklayacaksın. Yüzde yirmi beşlik otuzluk kısmı mutlu etmek olmamalı senin işin. Herksi kucaklamyı bilmelisin. Çünkü chp ne yazık ki oy arttırma gayretinden çok kendisine oy atanların sözcülüğünü yapan bir partidir. Tirübüne oynamaktır bu bildiğin populizmdir.


Sonuç olarak AKP bu seçimi öyle böyle kazanmıştır. Türkiyenin yaklaşım yüzde altmışının sağ ve muhafazakar seçmen olduğunu varsayarsak kendi görüşüne yakın oyların hakkını vermiştir. Kendi ideolojisine yakın olanları hayal kırıklığına uğratmadığını anlıyoruz bu sonuçlardan da. korkacak bir şey de yok. rahat olun hala herkes özgürce sevişebilir. hem iyi yanından bakmak lazım Hakan Şükür de mecliste. Bir de alpay girseydi işte o vakit tadından yenmezdi.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder