20 Eylül 2013 Cuma

Ethem.Kardeşim!

Seni tanımıyorum ama fotoğraflarına baktım ağabeylerinin kardeşlerinin yazdıklarını okudum. Aynı şekilde büyümüşüz, muhtemelen aynı şarkıları dinleyip aynı şairlerin şiirlerini ezberleyip aynı kitapları okumuşuz….  Biz farklı yataklarda farklı şehirlerde uyumuşuz ama aynı düşü görmüşüz, aynı hayale inanmışız. Ethem, kardeşim, yürekli yiğit yoldaşım ne hazin ki sen benden daha çok inanmış ve sahip çıkmışsın gördüğümüz rüyaya… Bana kendimi kötü hissettiriyorsun Ethem. “Cesaret bulaşıcıdır korku geçici” der gibi bir bakışın var ya banka çömelmiş dururken… O bakışın bir kurşun olup deliyor içimi. Kurşun dedim Ethem, sakın senin canına değen şey ile aynı düşünme. Sana değen bir kahpenin çaresizliğiydi. Kurşun değil o. Sen inanmışsın bir rüyaya o yüzden uyanmak istememişsin. Bu ölmek değil kimse inandıramaz beni öldüğüne. Sen öyle sevmişsin ki düşlerini sadece uyanmak istemiyorsun. Hepsi bu. Ölmek çirkin, yaşamayı bu kadar seven insan ölür mü hiç?
Ethem kardeşim, seni kötü göstermeye çalışanlar var hep de olacaklar. Biz bu toprakların zulüm görmüş çocukları… Anadolu halkları… Alevisi, Kürdü, Ermenisi, Süryanisi daha nicesi… Ethem güzel çocuk. Sana bana kötü diyecekler. Ali’ye kötü Ahmet’e bölücü, diğerine terörist, berikine marjinal… Çapulcu kelimesini bilerek kullanmadım çünkü o kelime bizi itibarsızlaştırmak hayalimizi sulandırmak için seçilmiş bir şey. Ağzımıza pelesenk olsun istemedim. Devrimcisin sen. Biz devrimciyiz. Hiç bitmemiş bir ateşin külleri şimdi Anadolu’da, her rüzgarda dört bir yana dağılıyor. Aynı yaşamışız dediysem tamamen aynı değil ama. Sen işçi adamsın yoksulluk görmüşsün belli. Biz senden iyi büyümüş çocuklarız. Ama bu bizi farklı yapmıyor. Biz aynı düşe inanmışız dedim ya… Senle çay içtiğimizi düşündüm Ethem, dünya ile ilgili konuştuğumuzu, bir sigara yaktığımızı, demli bir çay…Kadınlar ile ilgili konuşurduk biraz. Bırak Ethem aslan gibi adamsın, bir kız babası olsam senin gibi bir damadım olsun isterdim. Bunu merak ediyorum Ethem gönlünün düştüğü kimse varmıydı?
Ethem biz aynı yaştayız madem senin o koca gövden neden benden yüzyıl daha yaşlı duruyor. Sus Ethem cevap verme ben biliyorum. İşte o “neden” her ne ise bir daha hiçbir çocuğun erkenden yaşlanmasına sebep olmasın diye sokaklardayız biz.O neden her ne ise bitsin diye… Yüzsüzce, gözümüzün içine baka baka yalan söyleyen iktidar gitsin diye… Biz bu ülkeyi bölmek istemiyoruz, biz birleşmek istiyoruz… Aşk istiyoruz biz, bu coğrafyada barış özgürlük istiyoruz… Ne istiyorsak Ethem biliyoruz ki sen bizden çok istiyorsun. Direniyoruz  ve en çok da senin bu günleri görememene üzülüyorum. Ben hiç inanmadım ölen insanların bizi gördüğüne ölen ölmüş biten bitmiştir.Biz bu dünyanın evlatlarıyız sonrası için bir fikrim olmadı hiç. Ama inanmak istiyorum Ethem bizi bir yerlerden izlediğine inanmak. Ankara’yı,Gazi’yi,Gezi’yi,Tuzluçayır’ı,aslan gibi anneni kardeşlerini,Ali İsmail’i, Medeni’yi, Berkin’i , Ahmet’i, Mehmet’i…
Ethem vazgeçtim görme hiçbir şeyi. Cenazene bile müdahele eden bu faşistleri görme. Hala aynı terane, yok bölücülerdi yok polise taş attılar yok dış güçler kullandı bunları falan filan… Duyma bunları kardeşim. Anan anamız abin abimiz kardeşin kardeşimiz… İçin rahat olsun.
Ethem senin kadar cesur olamadım diye kızma bana. Sen bize bir bakış bıraktın, bir duruş… Sen bize bir akıl bıraktın bir cesaret… Ethem biz de çocuklarımıza güzel bir dünya bırakacaz. İnancımız tam artık. Kazova’da olanları gördükçe,Tuzluçayırı bildikçe inancımız artıyor.
Ethem bilirsin o türküyü eminim.Başına bir hal gelirse canım, dağlara gel dağlara… Ethem’im kardeşim bir gün senle çıkalım dağlara. Ahmet Kaya’dan bir şarkı söyle sen, başkası da olur sen ne seviyorsan o olsun. Farketmez. Biz çay içerdik senle bir de sigara yanında. Konuşur türküler söyler sigaralar döndürürdük. Ethem boğazımda düğüm düğüm bir sızı var.

Kalkamazmısın ayağa?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder