“Yapacak bir şey yoktu. Aylardan
Temmuz’du ve hepsi buydu. Terden sırılsıklam olmuş yatağımda inatla battaniyeye
sarılmış öylece duruyordum. Bakışlarım bir matkap gibi tepemdeki duvarı
aşındırıyordu. Kesin bir bakıştı bu, gözlerim iki mutlak matkap ucuydu. Dişlerimin
arasından sızan ılık bir sıvı ağzımın içini dolduruyordu. Hafif yana doğru
döndüm. Cenin pozisyonunda küçüldüm yatağın içinde. Hayatı hiç anlayamayan ben,
aklında bin bir sorusu olan ama bir tane bile cevap bulamayan ben… Cenin gibi
duruyordum. Yatağın ortasında bir soru işareti gibi bekliyordum.
Birisi beni cevaplasın
istiyordum.
Sağ yanımda ki komidinin üstünde duran
yeşil kaplı kitabın üzerinde bir parça toz vardı. Beyaz… Kristalize bir madde…
İçine serpiştirilen cam kırıkları ile daha cafcaflı bir hale getirilmiş bir
parça kokain… Hemen yanında bir kaç dağınık banka kartı… Bir miktar ot, sarılı
bir cigaralık… Bunca ıvır zıvırın ortasında duran beyaz küçük bir gece lambası…
Ikea kanalı ile yatak odamıza giren İsveç emperyalizminin bu aşağılık lambasına
sıçayım diye geçirdim içimden. Ağzımın içini dolduran ılık sıvı dilimden
boğazıma akmaya başladı. Tadını alıyordum. Bir avuç zambak çiğniyor gibi hissettim.
Beyaz üstünde mavi yuvarlaklar olan yastğıma ağzımı dolduran sıvıdan bir damla düşüverdi.
Kırmızı kocaman bir damla bembeyaz yastık kılıfını kırmızıya boyamıştı. Ağzımın
içi sızlıyordu. Yutkunamıyordum. Boğazıma kadar kan dolmuştum.
Yataktan kalkmaya, doğrulmaya
çalışıyordum. Eklem yerlerimde 150 kiloluk çingene kadınları oturuyordu sanki.
Santim hareket edemiyordum. Ağlamamak için ıssırdıkça dudaklarımı yastık daha
kırmızı oluyordu. Avuç avuç zambak çiğniyordum. Gözlerime giden damarların
hepsi kan yerine gözyaşı taşıyorlardı sanki. Ağlamamak için sıktıkça kendimi
daha bir terliyordum. Vücudumda yapışkan kötü kokulu balçık gibi bir katman
vardı. Üç gündür duş almıyor daha kötüsü beş gündür balkona bile çıkmıyordum.
Ruh halim dağınıktı. Herkes ölmüş
bir ben kalmıştım sanki. Telefonuma gitti elim. Sesli mesajlarımı dinlemek için
gerekli numarayı ekrana yazıp doğruldum yataktan. Dün geceden kalmış bol otlu
sigaramdan bir iki duman çektim içime. Gözlerimdeki çapakların halıya pul pul
döküldüğü dakikalardı. Odayı dolduran kıyafetler sebebi ile yürümek kimisi için
zor olabilirdi. Benim içinde öyleydi düne kadar. Yerde duran ve en sevdiğim olan
beyaz ceketimin üzerine basıp tuvalete gittiğim andan beri hiç bir önemi yoktu
ama. Metanın büyüsünden kurtulmuş özgürleşmiştim. Kalkıp mutfağa yol aldım.
Kendime bir kahve koydum. Eskiden “yumiyum
“diye bir şekerleme vardı, hatırlarmısınız bilmem. Yumiyum boyutlarında bir
çizgi kokaini burnumun içinden beynime doğru çektiğim sırada, kül tablasında
yanmakta olan bir adet winston soft bir de dibi kalmış bol otlu sigaram
duruyorlardı. Telefonun ekranında duran numarayı ara tuşuna basarak
şereflendirdim. Sesli mesajlarımı dinleyecektim. Sıradakini bekliyordum. Bip
sesinden sonraydı.
“Bilmem açmıyor…”
Bu kadar. Sadece bu sesi
duyuyordum. Bilmem açmıyor diyen bir ses ahizeden kulaklarıma sızıyordu. Kokain
burnumdan beynime, sesi kulağımdan kalbime, sigara ağzımdan ciğerlerime
doluyordu. Ağlamamak için direnmekten yorulmuştum. Mutfak lavabosuna kıpkırmızı
tükürdüm. Balkona çıkıp ağladım. Aylardan Temmuz’du, ben terk edilmiştim. Nasıl
ağlamayaydım.
Defalarca dinledim sesli mesajı.
Kokain bitti sigaram azaldı ikinci bardak kahvemden de toplasan iki yudum
kaldı. Belki yirminci kez dinliyordum. Açmıyor kelimesinin ikinci hecesinde ki
vurgusunu ve sesin sonunda ki arkadan gelen korna sesini… Herşeyi
ezberlemiştim. Dinledikçe acım azalmıyor özlemim artıyordu sadece.
Bil deyişinden belliydi,
omuzlarını açıkta bırakan tek parça bir elbise giymişti.
Mem deyişinden belliydi,
çikolatalı kurabiyeye benzer ayaklarını kahve tonlarında bir ayakkabı ile
kapatmıştı.
Aç dediği anda saçlarını
omuzundan gerisin geri atıyordu.
Mı dediğinde kocaman dişlerini
göstere göstere gülüyordu. Kim bilir baharı müjdeliyordu.
Yor dediğinde…
Siktiğimin korna sesi çıkmıyor
aklımdan.
Sizin sevgilinize hiç araba
çarptı mı?
Benimkine bir kez çarptı ve sevgilim ilkinde ölüverdi.
Bazı sevgililer çabuk ölüyor Allah'ım.
Benimkine bir kez çarptı ve sevgilim ilkinde ölüverdi.
Bazı sevgililer çabuk ölüyor Allah'ım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder