19 Haziran 2013 Çarşamba



Biliyorum sana giden yollar kapalı 
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni 
Ne kadar yakından ve arada uçurum; 
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi 


Hala bir evim yok, yaşamaya alışıyorum
Beyaz ve kirpikli bir kadınım eksik
Fötr şapkasız kovboy
Atım ilk Taraçada bozgun
Olur olmaz yerlerde ünlem işareti boşluğu
Hani kelimelerin değiştirdiği biçim, yayvan bilinç
Taksim karışık beni bekleme hiç.

Sen bazı cümleleri andırırdın.
Andırmak uygun kaçmadı
Konu sensen hep bir fazlası
Kokunun bahsi suda seken taş
Dalgası büyük yumruğundan
Beyaz tenin hiç bir kelimede kendine yer bulamadı.
Ben kafiye nasıl yapılır unuttum.

Sen kafası yastıkta nokta gıbı durandın
Bir ter eksik yatakta
Ki yatak çok uzakta.
Sen uzaktasın!
Ahmet Kaya'yı bile daha az seveceğini düşünerek
Sonra ağlayarak Mersinde baba evinde
Şiir yazmak için hep muazzam çaba
Güzel laflı ağzını bırakıp da ben
Hiç bilmediğim bir dudağa
Meylimin sonu hüsran
Hayvanın büyüklüğü gölgesinden belliyken
Küçük olabileceğinden medet ummak
Şiirin yarısı aşksa öbür yanı dert
O sebeple Atilla İlhan'ın seviştiği kıza
Ahmed Arif bacım der.

Olmuyor bak gördün mü
İnsan en iyi bildiği şeyleri bile unutabiliyormuş
Elimde Mersinin milli içkisi
Hikayedeki herkes beni bu kadar çok severken
Benim kendimi tekrar edişim.
İyi bir anlatıcı için kötü bir hikayedir.

Şimdi bir vapura bin deseler mesela,
Karaköy üzerinden Eminönü
Masmavi bir gök, sapsarı güneş
Topkapı sarayı fiyakalı
İki kıta arası martıdan köprüler
Keşke bir şansım olsa böyle
"Hayır" derim "istemiyorum"

-Beni o yokken deniz tutuyor.muş!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder