28 Şubat 2011 Pazartesi

Neden ülke olarak her şeyden korkar bir hal aldık anlamıyorum. Hani biz daha doksan yıl önce tüm dünyaya cesaret dersi vermiştik, biz ki beş yüz yıl önce üç kıtada at koşturmuştuk. Gelin görün ki, yıl 2011 oldu ve biz her şeyden korkuyoruz. İşin kötü tarafı da yabancıdan, o ünlü hep bizi yıkmaya çalışan dış mihraklardan da değil; bilhassa kendimizden korkar hale geldik. Alevilerden, Ermenilerden, Kürt milletinden, komünistinden, sağcısından, liberalinden…
Her şeyden korkuyoruz, herkese karşı güvensiziz. Demokratik ve medeni olmanın olmazsa olmaz şartı sindirmeyi yanlış anlamışız gibi geliyor bazen. Sindirmek, kabullenip benimsemek anlamına gelmeli iken bizde yok etmek bitirmek gibi anlaşılıyor.
Biz sindiriyoruz ülke olarak, anlamadan kurşun sıkıyor, dinlemeden şehirleri yakıyoruz.
Maraş olayları, Çorum olayları, Gazi Mahallesi, iki temmuz Madımak yarası…
Şu küçücük devlet tarihinde sırf farklı oldukları için bir topluluğa yapılmış sindirme politikasını nasıl açıklayabiliriz ki başka. Zorla köylerine diktiğimiz camileri, çocuklarına kıldırdığımız namazları ne izah edebilir başka. İbadethanelerine çalgı türkü çalınan düğün salonu muamelesi yapacak kadar kör ve öfkeli olmak nasıl bir medeni duruş olabilir ki. Sindirme çabası tabi ki ve bunun da temelinde yumruk gibi duran bir gerçek var; korku.
O kadar ki devlet halkını korkutmak için insanları dövdüğü sopayı ortada bırakacak kadar da tehditkar ve vurdumduymaz. Dersim katliamında dersimi bombalayan Sabiha Gökçen’in adını İstanbul da bir havaalanına koymak başka nasıl açıklanabilir ki?
Türban taktığı için eğitim almak isteyen kızlarımıza nasılda hor bakıyoruz. Ne yazık. Sanki bu ülkenin bu coğrafyanın çocukları değilmiş gibi hem de. Okuma hakkını elinden almak gibi vatandaşına ve dolaylı yoldan devlet olarak kendisine bu kadar büyük bir cezayı vermesini ne sağlayabilir, anlayamıyorum. Asıl yanlış ve anlamadığımız nokta burada, insanlardan laik olmasını bekliyor olmamız galiba. Devlet laik olabilir ama ya insan. İnsan hayatındaki eylemlerinden dini ayırmak gibi bir zorunluluğu neden taşısın, taşımamalıdır da.
Ermeni halkının bize düşman olduğunu düşünmek nasıl bir gaflettir, bilemiyorum. Ermeni tohumu diye küfür eden insanların yaşadığı ülkeme nasıl kırılmayayım. Sen kırılsan ne olur diyen sesler kulağımda. Yaratılan bu atmosfer yüzünden 18 yaşında ki cahil çocukların, yazar insanları, düşünen bireyleri, babaları aileleri nasıl da acımadan öldürdüklerini anlayamıyorum. Devletin bu konudaki aymazlığı boş vermişliği, başımıza çorap gibi örülen Karadeniz halkının hassas olduğu masalı…
Bir topluma bir coğrafyaya yazılı ve görsel basının zorla ülke ve rejim savunuculuğunu teslim etmesi biraz devletin ellerini yıkaması gibi geliyor. Devletin taşeronluğunu yapan bu kör kurşunlar sanki benim bedenime saplanıyor. Hepimiz Ermeniyiz derken ki çocuksu kırılganlığı, öfkeyi anlayamayacak kadar faşizan bir tutum da neyin nesidir.  29 Mayıs 1993 de Solingen’de cayır cayır yanarken Türk vatandaşlarımız, “Hepimiz Türküz” diyen Almanların amacı da mı ülkeyi bölmekti. Saçma. Oysa orda “Hepimiz Türküz” diyenlerin o hassasiyeti var “Hepimiz Ermeniyiz” de de.
Hepiniz korkaksınız aslında, ve asıl siz el ele bölüyorsunuz bu ülkeyi. Siz sözde solcular, lafta demokratlar, baksan sanırsın vatanperverler...
Mavi Marmara adlı gemide hayatlarını kaybeden insanları utanmazsak provakatör olarak fişleyeceğiz. Başka bir halkın mücadelesi için kendi canlarından geçebilecek kadar cesur insanları eleştiren insanların birer korkak olması ne ironik. Bunu İslam fobisi dışında ne ile açıklayabiliriz.
Konuştukları dilleri tanımadığımız, kültürü ile dili ile toptan yok saymaya çalıştığımız Kürt halkı ile aynı coğrafyanın insanı değimliyiz peki. Ama bak şehirlere hep iyi arabalarla geziyorlar, hem ülke kurulsa bu gün kimse gitmez diyecek kadar yüzeysel yaklaşmak soruna, hatta ne sorunu diyecek sorumsuzluğa vurmak nasıl bir vicdandır. Sistematik olarak uygulanan politikaları bir sabah sırayla öldürülmeye başlanan kürt iş adamlarını yahut susturulan ve dışlanan kürt annelerini babalarını nasıl sığdıracağız içimize.
Ara sokaklara itilmiş hor görülmüş varoşları, banliyöleri belki de en renkli tarafımız olan Romenleri sanki üvey evlatmış gibi görmemize ne demeli peki. Onlarca faili meçhul gazeteci aydın cinayetleri, ya da hapislerde çürümüş yazarlar. Bunları korkudan sindirme politikasından başka neyle açıklayabiliriz ki. İşin kötü yanı bir de bunlara çanak tutanların kendilerini modern diye solcu diye tanımlamaları ne acıdır.
Türkiye büyük bir kaosa sürükleniyor, ve bu kaos tamamen insanlarımızın küstürülmesi ile başlatılıyor. Ve eğer ki insanları küstürmek istiyorsan da en büyük silahın korkudur illa ki. Korkarsan sana bulaşmasından kızarsın, kızarsan küsersin, küsersen de yok edersin. Biz korkmadan hiçbir şey yapamayan bir milletiz, sırf bundan dolayı sinirli Atatürk heykelleri ile doldurduk tüm vatanı. Sert bakıp bizi korkutursa çünkü, yapardık. Yapmıştık da. Ama aslında kendini Kemalist diye tanımlayan; baksan ulusalcı yer yer faşist ve istikrarlı statükocular yüzünden nasıl da karşı devrim tohumları atıldı ülkede. İnsanlar ister istemez insani bir refleks olarak nasıl da uzaklaştılar Atatürk’ten. Sonuç olarak öyle bir noktaya geldi ki bu; Kemalist dostlar artık ne zaman bir eleştri yapılsa kendilerine yapanı AKP lilikle damgalayarak çıkıyorlar içinden işin. Sorsanız bu modern ve entelektüel sınıf nasıl da eleştriye açıktır. Hadi lan oradan. Hepiniz statükocu hepiniz iğrenç önyargıları olan halktan uzak halkını hor gören marjinallersiniz. Yaşadığınız ülkenin rasyonel gerçeklerine sırt dönüp kafanızdaki sistemi oturtmak için bir milleti köklerinden ayırıp içi boş bir batı hayranlığı ile nasıl da şekillendirmek istiyorsunuz. Jakobensiniz işte kusura bakmayın. Sistemin işleyişini eleştirmek yerine sadece size ters gelen yerlerini değiştirmek amacında olan insanlarsınız. Öyle ki bu hırsınız gözünüzü kör etmiş artık. Hepiniz bir Fazıl Say hepiniz bir Süheyl Batumsunuz. Kişisel kompleksleriniz ve ucuz hesaplarınızla aslında nasıl da köklü ve birbirine bağlı olan bir halkı sindirip yerine batı çakması bir devlet kurma çabanız hep suratınız da patlayacak. Siz ne emekçi ne halkçısınız.
Pardon unuttum zaten solcu değil sosyal demokrattınız değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder