8 Şubat 2011 Salı

sevgilim ve sezen aksu

Arabadaydım. Kucağımda sevgilimin gelişi güzel kırılmış olan kaval kemiğini taşıyordum. Acısı acımdır deyip, namus gibi hem de. Her sarsıntıda acı hissetmesin diye, kıçımı kaldırıyordum koltuktan, akıl işte uçmuştu bir kere. Bir şeyler konuşuyorduk, sanki ayağı kırılan bendim de sağlam olan oydu. Ben haddinden fazla çökmüş ve çirkindim. O ise ısrarla dünyayı yedi günde yarattığını söylüyordu. Suratımın ortasında iki el silah sesi gibi patlayan gözleri, ve içimi paslı bir katana gibi yaran gülüşü, akıl sağlığımı zorluyordu. Seni sevince inanmayacaksın belki ama içimde bir ilkokul dağılıyordu. Tüm Uzakdoğu halkları kültürlerine sırt dönüp yağlı güreşi ata sporu benimsiyordu. Avrupalılar çocuklarına düğünlerinde urfa akıtmaları takıyorlar ve Amerika milli marş olarak “Gel gel gel güzelim. Gel hiç acımayacak” ı seçiyordu. Amerikanın bu seçimi manidardı.Anlayacağın seni sevmem tüm dengeleri bozuyor ve kocaman bir kaosu ateşliyordu. Tüm halklar pürdikkat sevişmemizi bekliyordu. Sevgilim bu evrene Mesih’i sen müjdeleyecektin, biliyordum. Her sabah düzenli olarak uyanıp kasıklarımdan saç tellerini ayıklıyorum ya, inan bana bundan sonra hepsini bir kavanozun içine koyacağım. Kocaman bir saç dolusu kavanoz, düşünsene ne seksi. Sen klozette otururken köşesine kıvrılıp sigara içtiğim küveti de nereye gidersem gideyim yanımda götüreceğim, inandım bir kere sana. Birisine inanmak zordur düşünsene 23 yaşındayım Allah’ı bilmem ama sana inandım. Ne garip.
Arabadaydım. Kucağımda taşıdığım parçalı kırıklara teslim olmuş kaval kemiğini ağzıma götürdüm. Ne yapıyorsun dedi. Ney farz et bunu dedim. Ne dedi. Ney dedim. Üfledim ses çıkmadı salak dedi. Daha ilk denemesinde büyük bir hüsrana uğramış bir neyzendim ben. Aşk tüm deliklerini kapatmıştı enstürmanımın. Sonra arabanın her yerini bir anda bir Sezen Aksu dinginliği sardı. Nasıl da güzel okuyordu bu yaşlı kokainman abla dedim içimden. Annem yakıştırmazdı belki küçük serçeye ama ben yakıştırıyordum. Sonra üç kadının içinde tek erkek kalmanın verdiği huzursuzluğu konuşarak atmak istedim. Aklıma Sezen Aksu ile ilgili birkaç şey zuhur etti. Bu abla yüzünden müzik biraz da bok oldu dedim. Sevgilimin iki el kurşuna benzeyen gözleri tank olmuş dağılan ilkokula dalmıştı. Görsen ortalık pazar yeriydi. Saçmalıyorsun dedi. Müzik deyince insanın aklına Sezen Aksu gelir dedi. Haklıydı ne kadar ki benim aklıma Ahmet kaya, İlkay akaya ve daha bir sürü bölücü soluk da gelse, Sezen Aksu yadsınamayacak bir gerçekti. Ama bu benim fikrimi çürütmüyordu ki. Son yıllarında neden olduğunu bilmesem de yaptığı saçma sapan şarkıları verdiği yeni yetme gençler yüzünden, kalitesiz prodüksiyonlar yüzünden bu günün kral tv müziğinin oluşmasında parmağı yok muydu? Bir birine benzeyen tek düze ve halkın duygularını sömürü üzerine kurduğu müthiş imparatorluğuna küçük koloniler katmıştı. Eminim mutluydu. Televizyonda görmüştüm geçenlerde ama; farkındaydım umutsuzdu.
Sevgilim dinlemedi beni. O Sezen Aksuwyu kafasında öyle bir yere koymuştu ki sorsan cumhuriyetin kuruluşlunda da parmağı vardı. Severdim Sezen Aksu’yu oysa ki, ama insan bazen kendi fikirlerinin çerçevesini kalın çizmek için istemeyerek de olsa haddinden fazla sertleşiyordu. Ama sevgilim sertleşen erkeklerden hoşlandığını söyledi. Mutluyduk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder